Görüş Bildir

Diyanet İşleri Başkanlığı Haberleri

Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Kurban Bayramı Ne Zaman? 2024 Kurban Bayramı Hangi Güne Denk Geliyor, Bayram Tatili 9 Gün Sürecek mi?
İslam alemi yılda iki kez dini bayram heyecanı ulaşıyor. 2024 Kurban Bayramı tarihleri, yardımlaşma ve dayanışma bilincinin arttığı bu çok özel dini bayramda ibadetlerini yerine getirmek isteyenlerin gündeminde yer alıyor. Miladi Takvime göre belirlenen dini bayramlardan ikincisi olan Kurban Bayramı bu yıl Haziran ayına denk geliyor. Peki Kurban Bayramı ne zaman? Kurban Bayramı tatili kaç gün? Bayram tatili 9 gün olacak mı?İşte detaylar...
'İkna Odalarında Zulüm Yapıyorlar'
Başbakan Erdoğan, 'Pensilvanya oyunuzu AK Parti'ye değil, CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor, ikna odalarında zulüm yapıyorlar' dedi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Bitlis Gök Meydanı'nda düzenlediği mitingde vatandaşlara seslendi. Erdoğan, konuşmasının başında, Bitlis ve ilçelerinin isimlerini sayarak halkı selamladı. 'Evliyaların şehri, alimlerin şehri, ilim şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum. Bediüzzaman Sadi-i Nursi'nin şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum' diyen Erdoğan, Bitlis'in bugün demokrasiye ve Başbakanına bir farklı sahip çıktığını belirtti. Başbakan Erdoğan, 'Bitlis, bugün kabına sığmıyor. Sizden Allah razı olsun. Muhabbetimiz, uhuvvetimiz, yol arkadaşlığımız, inşallah daim olsun. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için, Bitlis için inşallah hayırlara vesile olsun' dedi. Başbakan Erdoğan, alandakilerin, 'Dik Dur Eğilme Bu Millet Seninle' şeklinde slogan atması üzerine, 'Bitlisli kardeşlerim, biz sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz. Başka bir güç bizi eğdiremez. Ondan hiç endişeniz olmasın, dik duracağız dikleşmeyeceğiz' yanıtını verdi. Erdoğan, Kırşehir'de meydana gelen kazada şehit olan polis memurları için Allah'tan rahmet dileğinde bulunurken, 'Aynı kazada yaralanan polislerimize de Allah'tan acil şifalar diliyorum. Kendilerine geçmiş olsun derken, şehit polislerimizin ailelerine, mesai arkadaşlarına, emniyet camiasına, milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Polis şehitlerimizin ailelerine sabır diliyorum, acılarını yürekten paylaşıyorum. Görevlerinin başında şehit olan kardeşlerimizin mekanının cennet olması niyazında bulunuyorum' diye konuştu. 'Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik' Bitlis'in tarih boyunca hep ilim şehri olduğuna ve birçok büyük tarihi şahsiyetler ve alimler için okul olduğuna işaret eden Erdoğan, bu kentte yetişen alimlerden örnekler vererek, konuşmasına şöyle devam etti: 'Hele hele Nurs köyünde doğan, yiğitliğiyle, vatanseverliğiyle, geride bıraktığı eserleriyle hep minnetle anılan Bediüzzaman Said-i Nursi'yi bir kez daha buradan rahmetle yad ediyorum. En başta bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, Sadi-i Nursi'nin doğduğu köyün, Nurs köyünün ismi, 1960 yılından sonra biliyorsunuz 'Kepirli' olarak değiştirmişlerdi. Ne zaman? 1960. Biz İçişleri Bakanlığımıza talimatı verdik, gerekli düzenleme yapıldı. 3 Temmuz 2012'de, Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik. Şimdi sırada Norşin var. Siirt'te Aydınlar, çıkardığımız yasayla, Tillo ismine kavuştu. Şimdi de çıkaracağımız yeni yasayla Güroymak'ı tarihi ismine kavuşturacağız, 'Norşin' ismini artık resmi hale getireceğiz.' 'Yer isimleri konusu istismar ediliyor' 'Burada sizlerin de tüm Türkiye'nin özellikle bilmesini istiyorum, zira bu konu çok istismar edildi. Kendi ülkesinin tarihini bilmeyen, CHP ve MHP tarafından bu konu çok istismar ediliyor; yer isimleri Cumhuriyetin kuruluşuyla değiştirilmedi' diyen Erdoğan, 'Yer isimleri ağırlıklı olarak 27 Mayıs 1960 ihtilali, 1980 ihtilalinin ardından değiştirildi. Şimdi biz isimleri iade ediyoruz, bunu CHP ve MHP başka yerlere çekiyor' şeklinde konuştu. '40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz' Başbakan Erdoğan, Bitlis'te 5 siyasi partinin seçim ittifakı yaptığına da dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: '40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz. Bunların durumu da bu. Biz 27 Mayıs ve 12 Eylül’de insanımıza yapılan bu zulmü ortadan kaldırdık, isimleri iade ediyoruz. İsimlerle, şunlarla bunlarla uğraşmak, küçük insanların işidir. Biz büyük devletiz, büyük devlet öyle şeylerle uğraşmaz, bunlara takılmaz. Detay konular üzerinden insanlara zulm edilmez. Biz büyük düşünüyor, büyük adımlar atıyor, kardeşliğimizi pekiştirecek, devletle milleti muhabbetle kavuşturacak reformlar yapıyoruz.' 'Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi' Said-i Nursi'nin, Nurs köyünde doğduğunu, Bitlis ve başka illerde eğitim aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: '1. Dünya Savaşında milis kuvvetlerine katılarak düşmana karşı bu toprakları savundu. Esir düştü, Sibirya'ya. Esaretten kurtuldu, ülkesine döndü ve eserler yazmaya başladı. Said-i Nursi, iftiralarla tutukladılar, mahkum ettiler. Hapishanelere gönderdiler. Bütün ömrü hapishanelerde, sürgünde geçti. Eserlerini yasakladılar, ders vermesini yasakladılar, talebelerine çok zulmettiler ama Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi, asla eğilmedi, inançlarından ilkelerinden, değerlerinden taviz vermedi. Kendisine yapılan zulme rağmen ilimden, konuşmaktan, yazmaktan, talebe yetiştirmekten başka yollara tevessül etmedi. Kendi ülkesinden kaçıp gitmeyi aklının ucundan geçirmedi. Sürgünlere rağmen, ülkesini, milletini, vatanını terk etmedi.' 'CHP iktidarı tarafından Risale-i Nur'u yasaklandı' Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı yapılan Sadi-i Nursi'nin 'İşaratül İcaz' isimli bir eserini gösterirken de şöyle konuştu: 'Bu eser, Said-i Nursi hayattayken Diyanet İşleri Başkanlığına mektup yazmış, diyanet tarafından basılmasını, çoğlatılmasını rica etmiş. Maalesef, Sadi-i Nursi'nin talebi yerine getirilmedi tam tersine tek parti CHP iktidarı tarafından, 27 Mayıs sonrası hükümetler tarafından Risale-i Nur yasaklandı, basılması, dağıtılması, okunması engellendi. İşte biz Sadi- Nursi'nin o arzusunu yerine getirdik. Diyanet İşleri Başkanlığımız 'İşaratül İcaz' kitabını çok özenli şekilde bastı, inşallah diğer bazı kitaplarını da Diyanet İşleri Başkanığı eliyle basacağız.' 'Gerçek alimlerin yanlış kişilerle aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluk' Gerçek alimlerin, gerçekten hak için hizmet edenlerin işte bu yanlış kişilerle aralarına mesafe koymalarının tarihi bir sorumluluk olduğunu belirterek, 'Kendisini hizmete, ilme, talebe yetiştirmeye adamış, gerçek cemaatlerin işte bu yanlış yollarla aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Derdi yardımlaşma olan, paylaşma olan, mazlumlara yardımı olan samimi yapıların işte bu holdinge dönüşmüş, kirli ilişkilere batmış,kirli işler yapanlarla aralarına mesefa koymaları insani ve vicdani bir sorumluluktur' dedi. 'İkna odalarında zulüm yapıyorlar' Başbakan Erdoğan, 'Şu anda artık açık açık ne diyor Pensilvanya? 'Oyunuzu AK Parti'ye değil, CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor, yurtlarda, evlerde ikna odalarında zulüm yapıyorlar' ifadelerini kullanarak, şunları söyledi: 'Fakat bu CHP Genel Başkanında yüz olsa bu Pensilvanya ile zaten hareket etmemesi lazım. Bu Pensilvanya'daki zatta Said-i Nursi'ye zerre kadar vefa olsa işte o da bu CHP ile ortak hareket edemez. Ne diyorlar? 'Arabanın sağ tekeri bozulduysa sol tekerle devam edin.' Ondan sonra ne olur, şarampole yuvarlanır gidersin, olacak olan budur.' Muhabir: Kurbani Geyik | AA
Hacım Ne Yaptın?
Antalya'da hacı adaylarının İl Müftülüğü önünde 3 gün süren sıra bekleyişi arbedeye dönüştü. Sandalyelerin havada uçuştuğu olaya, polis müdahale etti. ANTALYA - Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Perşembe günü çekilen hacı adayları kurasında ismi çıkan yaklaşık bin kişi Antalya Müftülüğü binası önünde toplandı. Cumartesi gününden bu yana sıra bekleyen hacı adayları özel firmalara verilen yüzde 40'lık kotaya girebilmek için birbirleriyle mücadele etti. 8 yıldır beklediği sıranın bu yıl geldiğini belirten Emine Bayık, 'İsmimizi yazdırdığımızda kocam sağlıklı biriydi. Şimdi yatalak evde yatıyor. 3 gündür burada bekliyorum. Neden bize bu çileyi çektiriyorlar' diyerek ağladı. Dışarıdaki kalabalıktan haber alarak bina önünde hacı adaylarına açıklamada bulunan İl Müftüsü Ahmet Çelik bu yıl yeni bir uygulama başlatıldığını ve geçen yıllardaki gibi kayıtların adreslere posta yoluyla gönderilmediğini belirterek, 'Kuranın ardından Cuma günü bizlere ne zaman kayıt yapacağımız bildirildi ancak kimlerin kurada isimleri olduğu belirtilmedi. Şu an Ankara 'dan sistemin açılmasını bekliyoruz. 3 gündür sıra bekleyen vatandaşlarımızı içeri alıp kayıtlarını kesinleştireceğiz' dedi. SANDALYELER HAVADA UÇUŞTU Bunun üzerine ismi belirlenemeyen bir firma yetkilisi il müftülüğünün kapısına doğru sandalyeleri fırlatınca arbede yaşandı. İçeri girmek isteyenlere polis güçlükle müdahale ederken, hacı adaylarından bazıları birbirlerini tartakladı. Polis bina kapısına kimseyi yaklaştırmazken polisler ile hacı adayları arasında bir süre arbede yaşandı. Olayın yatıştırılmasının ardından kapı önünde bekleyenler içeri alınarak kayıt yaptırdı. Akif ARICI/DHA
İnternet Yasakları Cuma Hutbesinde...
Son günlerde tartışmaların odağında olan Diyanet İşleri Başkanlığı, tüm Türkiye’deki camilerde okutulan bu haftaki “hürriyet ve mesuliyet” konulu cuma hutbesi nedeniyle yine gündemde. Diyanet’e hutbede, AK Parti’ye destek anlamına gelecek ifadelere yer verdiği eleştirileri yöneltiliyor. Diyanet’in seçimden önceki son cuma hutbesinde tartışmalara yol açan ifadelerden birisi, Twitter ve Youtube yasağının işaret edildiği iddia edilen, “Günümüzde birçok hata, hürriyet kavramının yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır” sözleri oldu. Bir diğeri ise Suriye konulu ses kaydına göndermede bulunulduğu ileri sürülen, “Kitle iletişim araçlarıyla dünyamızın küçüldüğü, geminin dibini delmek isteyenlerin çoğaldığı, teknik imkânları kullanıp tabiatın ekolojik dengesini dahi bozacak kadar ileri gittikleri günümüzde…” şeklinde devam eden ifadeydi. Diyanet İşleri Başkanlığı, iki gün önce gündeme dair değerlendirmelerin yer aldığı açıklaması ile de tartışmalara yol açmıştı. nediyor.com
Fethullah Gülen'in Yeşil Pasaportu İptal Edildi
Fethullah Gülen'in 1990 yılında aldığı yeşil pasaportun usulsüz yöntemlerle alındığı tespit edilerek Erzurum Valiliği tarafından iptal edildiği öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Gülen'in yeşil pasaport almasının yasal dayanağıolan 07 Kasım 1990 tarih ve 39548 sayılı yazının içeriğinin Gülen'in özlük dosyasının muhtevasına uymadığı ve gerçeği yansıtmadığı Diyanet İşleri Başkanlığı'nca tespit edildi.Müfettişlerce yapılan inceleme neticesinde Gülen'in 5682 sayılıPasaport Kanununun Ek-4'üncü maddesine göre yeşil pasaport alması şeklindeki idari işlemin baştan itibaren yok hükmünde olduğu, bu nedenle Pasaport ve GüvenliBelge Daire Başkanlığı'nca ilgilinin zaten yok hükmünde olan pasaportunun iptaliile ilgili gerekli işlemlerin yapılması gerektiği kanaatine varıldı.Bu nedenleilgilinin yeşil pasaportunun Erzurum Valiliğince iptal edildiği öğrenildi.Diyanet İşleri Başkanlığınca Gülen'in özlük dosyasında yapılanincelemede; bahse konu yazının dosyada bulunması gereken paraflı nüshasının bulunmadığı 18 Mart 2014 tarihinde tutanak altına alındı.1990 yılına ait giden evrak kayıt defterinin 682'nci sayfasında yapılan incelemede evrak kayıt, sayı ve tarihinin doğru olduğu ancak ilgi (c)sayılı yazı ile gönderilen evrakın içeriğinin Gülen'in özlük dosyası içeriğineuymadığı ve gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı belirtildi.İncelemeyle ilgili, 'Çanakkale İl Müftülüğü'nde vaiz olarak görev yapmaktayken 20 Mart 1981'de istifaen görevinden ayrılan Fethullah Gülen'inistifa ettiği tarih itibariyle kadrosunun 6, müktesep derecesinin 6, kademesinin 7 olduğu, emsallerinin ise 11 Nisan 1981'de Resmi Gazete'de yayımlanan15/04/1989-366 sayılı KHK ile yürürlüğe giren gösterge tablosunda 6. derece 7.kademenin gösterge karşılığı olan 4. derecenin 1. kademesine tekabül ettiğinden ilgilinin o günkü durumunun 5682 sayılı Pasaport Kanununun Ek-4'üncü maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir' değerlendirmesinde bulunuldu.AA | CNN Türk
Başbakan Konuşurken Elektrik Kesildi, Twitter 'Kedi Lobisi' Dedi!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen 'Kutlu Doğum Haftası' programındaki konuşması sırasında elektrikler kesildi. Erdoğan'ın konuşmasına bir süre ara vermek zorunda kaldığı kesintisi üzerine, 30 Mart seçimleri sırasında yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın yaptığı, 'trafoya kedi girdi' açıklamasının ardından yapılan 'Kedidir kedi', 'kedi lobisi' esprileri tekrar gündeme geldi. İşte o tweet'ler Osman Nuri Cerit Erdoğan konuşurken elektrik kesildi, kedi yanlış trafoya girdi heralde... Behram Gök Başbakan konuşurken elektrikler kesilmesinden sonra,elektrik telleri ve barajlardaki paralel su yapılarına karşı operasyonlar başladı..Serhat Gülen Başbakan Erdoğan konuşurken elektrik gitmiş kedinin biri yine trafoya girmiştir kesin. Sayın Başbakan kedi lobisidir. Kasketli Bugün Başbakan Erdoğanın katıldığı Kutlu Doğum Haftası ile ilgili programda bir süre elektrik kesintisi olmuş Gün gelir devran döner! /Kedi/ Şevval Kavasoğlu Başbakan konuşurken elektrik kesilmiş.. Ak kedi ler , ah kediler. Bizde yedik Fatih Akalan Başbakan konuşurken elektrikler gitti. Trafoya kedi girmiş olabilir. Ayda Sahar Trafoya kedi sokan paraleller Erdoğan'ın konuşmasınıda sabote ederek elektriği kestiler! Bu Anaysanın hangi maddesine sığar? @AYMBASAKANLIGI Medyatava
'AYM’ye Saldırmanın Cumhurbaşkanlığı ile Alakası Var mı?'
Parti grubunda konuşan MHP lideri, kendisine 100 bin liralık dava açan İranlı iş adamı Reza Zarrab'a bir kez daha 'şarlatan' dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Bahçeli, İranlı işadamı Reza Zarrab'tan yine 'Şarlatan' diye bahsetti. 17 Aralık Büyük Rüşvet Operasyonu’nun başaktörlerinden İran asıllı işadamı Reza Zarrab, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye 100 bin liralık 'Şarlatan' davası açmıştı. Konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı sert bir dille eleştiren Bahçeli 'Şarlatan İranlıyı hayırsever diye tarif edip, hapishane kapılarını açınca bu şahsın herkese dava açmasını teşvik etmek samimiyetsizlik değil midir?' dedi. Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları; Rüşveti meşrulaştırmaya kadar işi götüren sahte fetvacılara bile tesadüf edilmiştir. Bu manzara İslamiyet’in anlamına aykırıdır. Gönlünü yıkayıp arıtmadan, ha bire abdest alıp namaza durmak Allah’la kandıranların en kestirme sığınadır. 'İSLAM TOPLUMLARI KARANLIĞA YENİK DÜŞMÜŞTÜR' Maalesef ki İslam toplumları karanlığa yenik düşmüştür. Görünüşte Müslüman, gerçekte münafık bir hayatın faili olanlar gündemimizden çekilmedikten sonra Türk ve İslam aleminde rahat yüzü yoktur. Din Allah’ındır. Yüce Rabbimiz her şeyi çok iyi şekilde bilmekte ve görmektedir. Cenabı Hak bizi samimiyetten uzaklaştırmasın. Samimiyetsizler yönetim ve yöneticiler dünden bugüne Türkiye’nin en önemli sıkıntısıdır. 'BAŞBAKAN YİNE BALTAYI TAŞA VURMUŞTUR' Diyanet İşleri Başkanlığı, Bakırköy Sinan Erdem Spor Salonu’nda Kutlu Doğum Haftası programı düzenledi. Başbakan orada konuştu. Kendisi samimiyet hakkında duyunca kulaklarımıza inanamadığımız bazı değerlendirmelerde bulundu. Başbakan’ı tanımasak, yabancı olsak inanınız samimiyetle ilgili sözlerinden dolayı kendisini kutlardık. Fakat Başbakan yine baltayı taşa vurmuştur. Aldatanların hanesine ismini fosforlu kırmızı kalemle yazmıştır. Bugüne kadar Başbakan’ın kalbi sayısız kez başka yerlere bakmış, dili başka şeyler söylemiştir. Gönül dili ile beden dili arasındaki bağ değil kopmak un ufak hale gelmiştir. Başbakan’ın samimiyetsizlikten kaydı dilindi, tasdiknameyi aldı ZARRAB'A YİNE 'ŞARLATAN' DEDİ Bilal’in küpünü doldurup, Burak’ın gemi filosunu güçlendirirken cebinde çay parası olmayana sırt çevirmek samimiyetsizlik değil midir? Şarlatan İranlıyı hayırsever diye tarif edip, hapishane kapılarını açınca bu şahsın herkese dava açmasını teşvik etmek samimiyetsizlik değil midir? Malum banka müdürünü gözümüzün içine baka baka Ziraat Bankası yönetimine atamak samimiyetsizlik değil midir? Polislerin destan yazdığını söyledikten sonra Emniyet’i Cibali karakoluna çevirmek, cadı acı başlatmak samimiyetsizlik değil midir? Esma’ya ağlayıp Berkin ve annesini meydanlarda yuhalatmak samimiyetsizlik değil midir? AYM'NİN HSYK DEĞİŞİKLİKLERİNİ REDDETMESİ HSYK hakkında alelacele yasal düzenlemeye gidilmiştir. Bu kapsamda yapılan düzenlemeler resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ana muhalefet partisi imkan doğrultusunda HSYK kanunununda yapılan değişikliği AYM'ye taşımıştır. Yüksek mahkeme 10 Nisan 2014'te kararını vermiştir. Buna göre HSYK kanununda yapılan değişikliklerin 29 maddelik kısmı reddedilmiş 13 maddede kelime ve ifadeler anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir. AYM, HSYK'nın Adalet Bakanlığına bağlanmasını engellemiştir. AYM, AKP hükümetinin HSYK'yı sinsi emellerine alet etme çabasının önüne geçmiştir. Bu isabetli bir karardır. Kısaca söylemek gerekirse Adalet Bakanı'nın teftiş kurulu başkanı ve yardımcılarını atama yetkisi, HSYK üyelerinin hangi görevleri yapacaklarını belirleme yetkisi, teftiş kurulu başkanının bakana karşı sorumlu olması, Adalet Bakanı'nın salt çoğunluğu bulması halinde HSYK'yı toplama yetkisi, soruşturma açma yetkisi, dava açılmasına karar verme yetkisi, HSYK'da görev yapan daire başkanlarının seçimini müfettişlerinin atanmasını düzenleyen hükümler iptal edilmiştir. HSYK kanunu ile birlikte personelin tümüyle tasviyesi sağlanmıştı. Yüksek mahkeme bu uygulamayı da iptal ederek adaleti bir nebze tamir etmiştir. 'AYM İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA KARARINI VERDİ' AYM kararlarının geçmişe dönük olmayacağı bilinen bir husustur. Bu bakımdan tasfiye edilen çalışanlar ile ilgili mağduriyetin giderilmesi mümkün görünmemektedir. AKP, HSYK kanununda ısrar etmiş sözkonusu kanun TBMM'de kabul edilir edilmez geniş çaplı atama furyasına girişmitir. Adalet Bakanı yangından mal kaçırırcasına yasa nedeniyle boşalan HSYK kadrolarını yandaşlarla doldurmuştur. AYM'nin kararı HSYK'nın şu anki tablosuna yönelik bir sonuç doğurmamıştır. Düzenlemeden mağdur olanların eski görevlerine iade edilmesi ahlaki bir yükümlülüktür. AYM iş işten geçtikten sonra kararını vermiş ve kadroları eline alan Adalet Bakanı heyecan ve hevesle Başbakan'dan icazet alarak yarma harekatını gerçekleştirmiştir. İktidar Anayasaya aykırı olduğunu bildiği başka konularda da meclisteki çoğunluğuna güvenerek değişiklik yapar ve idari tasarruflar gerçekleştirirse çok vahim sonuçlar doğurabilir. O zaman Anayasal denetim kısmen devre dışı kalacaktır. Başbakan'ın fırsatçılığı bırakıp ganimet soygunculuğundan vazgeçip yasaların arkasından dolanmaktan vazgeçmesi gerekir. 'BAŞBAKAN'DAN BAŞKASI KALMAMIŞTIR' Başbakan'ın AYm'yi eleştiri yağmuruna tutması tutarsızlıktır. Başbakan Yüksek Mahkeme'nin Twitter ve HSYK kararından sonra eleştiri dozajını artırmıştır. Saygı duymadığını ve milli bulmadığını açıklamıştır. Başbakan AYM'yi uluslararası şirketlerin çıkarlarını milli çıkarlardan üstün tutmakla suçlamıştır. Bireysel başvuru hakkının doğru yorumlanmadığını söylemiştir. Başbakan işine gelmeyince villadaki hesabı çarşıya uymayınca Anayasa mahkemesini taşlamaya başlamıştır. Meğerse bu ülkede milli çıkarları düşünen Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası kalmamıştır. 'KİMİNLE BOZŞURSA HEMEN ÇAMUR ATIYOR' Başbakan'ın tetikçileri yargıya tehditi yoğunlaştırmıştır. Yüksek mahkemeyi tamamen kaldıralım gitsin diyene kadar AKP'li yöneticiler ağız dolusu eleştirilerde bulunmuştur. Anlaşılan yeni hedefte Anayasa mahkemesi ve başkanı bulunmaktadır. Acaba bunun Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle bir alakası var mıdır? Başbakan kiminle bozuşursa hemen çamur atmaktadır. 45 yıllık arkadaşının ve çok başarılı bir bakanın isminin ve eski bir milli futbolcunun isminin stadyum ve otogarlardan kazınması başka türlü nasıl izah edilebilir. Bu başbakan TC'ye nefret duyduğu için sildirmiş, Ne mutlu Türküm diyene'yi de böyle sildirmiştir. Başbakan milli olmaktan ne anlamaktadır. Millilik onun ismine kesinlikle yakışmaz. 'YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR' Ey samimiyet sınavından sıfırın altına düşmüş Erdoğan. Biz senin hangi sözüne inananalım itibar edelim ciddiye alallım. AYM ile iftihar eden beyanına mı yoksa iftiralarına mı? Twitter'dan youtube'dan korktuğun kadar haktan hukuktan korksaydın bu denli rezil olmazdın. Atalarım boşuna dememiş kendi düşen ağlamaz, el atına binen tez iner, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. 'ZİVERBEY KÖŞKÜNÜ ARATMAYACAK MEKANLAR' MİT kanununda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili kanaatimizi açıklamıştık. Görüyoruz ki AKP hükümeti 30 Mart'ın arkasına taktığı MİT yasası kapsamında harekete geçmiştir. MİT'e olağanüstü yetkiler veren kanun teklifi görüşülmektedir. Bu teklif tepeden tırnağa mahsurludur. Başbakan MİT rejimiyle Türkiye'yi kontrol edecek dinleyecek herkesi fişleyecektir. Ziverbey köşkünü aratmayacak mekanlar ihdas edilmektedir. İstihbarat devletine doğru gitmekteyiz. başbakan gerçek manada Oslo'dan imralıya terör gruplarına ve dış politika tercihlerine kadar tüm ahlak dışı ilişkileri maskelemek için MİT kanunu gibi değişiklikleri fırsat görmektedir. 'BUNU HAFİFE ALMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR' Teklifin tüm sakıncaları yanında MİT'e terör örgütleriyle görüşme yetkisi verilecektir. Yani İmralı canisiyle yapılacak pazarlıklar yasal güvenceye kazanacaktır. İhanet görüşmelerinin meclis eliyle yasal zemine çekilmesi milletin bekasına karşı acımasız bir saldırı ve husumettir. Bunu sıradan görmek hafife almak mümkün değildir. MİT'in meclis eliyle denetimi tartışılmaktadır. MİT ile ilgili kaygının gerekçesi nedir? İstihbarat teşkilatına yönelik TBMM'de komisyon kurulması nasıl bir ihtiyacın ürünüdür. MİT adına mecliste özel denetim komisyonu neden planlanmaktadır. Gazi meclisimiz her türlü kamu kurum ve kuruluşunu denetleme hakkına zaten sahiptir. Bir yandan MİT kanununda yapılacak değişikliklerle MİT mensuplarına dokunulmazlık getirilirken, bir yandan da meclis denetimine açmak çelişkiden ibarettir. Muamma tam anlamıyla netleşmeden TbMM'de özel denetim komisyonuna kalkışmayı gizli işlere bir kamuflaj olarak görüyoruz. haberler.com