Görüş Bildir
Haberler
Yasmani Copello Escobar: Çok Hızlı Bir Atlet Değilim, Zekice Koşuyorum

etiket Yasmani Copello Escobar: Çok Hızlı Bir Atlet Değilim, Zekice Koşuyorum

Yasmani Copello'nun azmi ve kararlılığı, onun başarısının temel taşlarından biri olmuştur. Sporcu olarak ve insan olarak karşılaştığı zorluklara rağmen, azimle çalışarak ve asla vazgeçmeyerek büyük başarılar elde etmiştir. Bu, sadece kendi spor kariyeri için değil aynı zamanda spor dünyasına ilham veren bir öyküdür. Copello'nun hikâyesi, mücadelelerin üstesinden gelmenin ve hedeflere ulaşmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Annesi atletizme yönlendirdi

Annesi atletizme yönlendirdi

Küba’nın başkenti Havana ‘da Escobar ailesinin en küçük çocuğu olarak Dünya’ya gelen Yasmani 9 yaşındayken spor hayatına boksla merhaba der. Boksu sevmesine rağmen, bir antrenman sonrası yara bere içerisinde annesinin karşına çıkar. Annesi oğlunun bu haline dayanamaz ve yaramaz, yerinde duramayan küçük Yasmani’yi ani bir kararla atletizme yönlendirir. Öyle ki annesinin bu yönlendirmesi zamanla Yasmani’nin Dünya’nın sayılı sporcuları arasına girmesinin temellerini oluşturacaktır…

Kariyerine engelli yarışıyla başlamadı

Yasmani, atletizm hayatına 100-200 metre koşarak merhaba diyor. Zamanla yine kısa mesafe koşusu olan 110 metre engelliye yöneliyor. Bir türlü istediğini kısa mesafe koşularında bulamayan milli atlet şu anda birçok başarıyı elde edeceği, rekorlar kıracağı 400 metre engelli branşına yönelerek yenir bir maceranın kapılarını aralıyor.

'Senden bir şey olmaz!!!'

Kısa mesafe, 400 metre engelli koşuları derken kendinden beklenileni bir türlü veremeyen Yasmani’yi Kübalı antrenörü karşısına alarak spor kariyerine Küba dışında devam etmesine neden olacak şu sözü söyler. ‘’Senden bir şey olmaz’’

Bunun üzerine İspanya yolunu tutan milli atlet orada da umduğunu bulamaz ve bir menajerin Türkiye’ye yönlendirmesiyle önce FB Kulübü daha sonra da Enka Spor Kulübüne transfer olarak kariyerinin en başarılı dönemlerini yaşayacağı TÜRKİYE macerasına merhaba der.

"Çok hızlı bir atlet değilim, zekice koşuyorum."

"Çok hızlı bir atlet değilim, zekice koşuyorum."

Kendi potansiyelinin artılarının- eksilerinin farkında olan tecrübeli atlet, kendisinden yaşça hayli küçük olan atletlerle yarışmasına rağmen, rakiplerine oranla daha teknik ve tecrübeli olduğu için aradaki yaş farkını tolere edebiliyor ve ekliyor:

'Hız çok önemli ama 400 metre engelli en teknik branşlardan biri.’’         

Tokyo ve Rio olimpiyatları

“Rio olimpiyatları hayatımda en çok iz bırakan yer. Çünkü ilk olimpiyat madalyamı orada kazandım. O yüzden orayla ilgili hislerim çok özel.

Tokyo olimpiyatlarının da çok iyi geçeceğine inanıyorum. Hangi renk olursa olsun madalyaya talibim. En üstte olmak için çok çalışacağım.”

'Madalyam gerçek mi, halen anlayamadım.'

Evinde bir madalya ve kupa köşesi olduğunu söyleyen milli atlet, ilk zamanlar Rio olimpiyatlarında kazandığı madalyanın gerçek olup olmadığını sürekli kontrol ettiğini söyleyerek ekliyor:

'Sanki bir rüyadayım.’’

Türk kızı Elif’le evlendi

Türk kızı Elif’le evlendi

Uçakla Türkiye’ye iner inmez gerek İstanbul’un büyüsüne gerekse Türk halkına aşık olur ve 'Burada yaşamalıyım.’’ der. Kaldı ki bu aşk İstanbul ve Türkiye ile sınırlı kalmaz. “Kazandığım tüm madalyalardan daha değerli’’ dediği Türk kızı Elif’e aşık olur ve hayatını Elif’le birleştirir.

NOT: Kız isteme merasiminde Türk Gelenek-görenekleri uygulanarak, bir nevi kültürümüzle de tanışır. (Kız istemede tuzlu Türk kahvesi içer, düğünde halay çeker.)

“Aşk ile engelleri aşıyorum”

“Elif’le beraber çalıştığımız için tüm hayatımız birlikte geçiyor. Elif en büyük destekçim. Hem hayatımdaki engelleri hem de pistteki engelleri 'AŞK' ile geçiyorum.'

“Ben Türk’üm”

Her fırsatta Türkiye aşığı olduğunu söyleyen milli atlet, sadece Türkiye’de yaşamakla kalmıyor, Türkçe öğreniyor, Türkçe şarkılar söylüyor (canlı şahidiyim ) ve “Küba’da sadece ailem var, başka bir bağım yok.” diyerek şunu ekliyor:

'Ben Türk’üm, bir daha dünyaya gelsem Türkiye’de doğmak isterim.’’

Beden Eğitimi öğretmenini unutmuyor

Orta okul yıllarında Beden Eğitimi öğretmeninin kendisi için “Rüzgârın oğlu”  dediğini dile getiren milli atlet, kendisinin antrenman yapabilmesi için Beden Eğitimi öğretmeninin tüm Havana’da antrenörlerle görüştüğünü anlatıyor ve ekliyor:

“Küba’da 6,7 yaşlarından itibaren haftada 1 ya da 2 kez zorunlu beden eğitimi dersi var. Sporda başarı ve spor kültürü oluşturmak isteniyorsa Beden Eğitimi Dersine gereken önem verilmeli ve her kademede beden eğitimi öğretmenleri yer almalıdır.”

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0