6 Şubat'ın Yaralarını Sarmaya Devam Ederken: Deprem Sonrası Yardım Sürecinde Büyük Şirketlerin Katkısı
6 Şubat Depremi üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. O günden bu yana ülkece hala yaralarımızı sarmaya ve depremzedelerin yanında olmaya çalışıyoruz. Kimimiz cebindeki parayı gönderdi, kimimiz yeni aldığı kıyafetleri. Biz ne kadar gücümüz yettiğince yardım ettiysek büyük şirketler de aynı oranda yardımlarını yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Türkiye ekonomisine katkı sağlayan dev şirketler ellerini taşın altına koydu.
Felaketin ardından markalar, gönderdikleri tırlar dolusu yardım ve nakdi destekleri yanında uzmanlıklarına göre birebir yardımlarıyla süreci iyileştirmeye yönelik büyük fark yarattı. Akaryakıt şirketleri arama kurtarma çalışmaları ve bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için akaryakıt tedariki yaptı, bankalar deprem konutları ve depremzedelerin ihtiyaçları için nakit yardımlarında bulundu, gıda şirketleri bölge halkının besin ihtiyacını giderdi.
Bu dönemde en çok dikkat çeken yardımlardan biri kuşkusuz Knorr'un afet bölgeleri için geliştirdiği Mercimekli Erişte Aşı'ydı.
Knorr, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerinden yola çıkılarak belirlenmiş beslenme kriterlerini gözeterek afet durumlarına özel Mercimekli Erişte Aşı’nı geliştirdi. Enerji içeriğinin %18’i protein kaynaklarından gelen Knorr Mercimekli Erişte Aşı, sahip olduğu besin değerleri ile afetlerden etkilenen bireylerin protein, lif ve sıvı alımına katkıda bulundu. Depremin ilk gününden itibaren 2 milyon porsiyon ürün desteğinde bulunan Knorr'un afet durumlarına özel olarak geliştirdiği Mercimekli Erişte Aşı AFAD koordinasyonuyla konteyner kentlere ulaştırıldı.
Bunların yanında Kızılay ve AFAD yönlendirmesiyle Hatay, Adıyaman, Malatya, Osmaniye, Maraş ve Gaziantep’te bulunan aşevlerinde her gün 1700 kişiye sıcak çorba sağlayan Knorr, bu illerde valiliklerin koordinasyonu ve ihtiyaçlar doğrultusunda yönlendirmesiyle oluşturulan güzergahlarda da mobil çorba aracıyla her gün 1500 kişiye sıcak çorba ulaştırdı.
Deprem bölgesinden ürünlerin tüketiciyle buluşturulduğu geçici mağazalar kuruldu.
Depremin etkilediği şehirlerin yemek kültürünün devamlılığına katkı sunmak amacıyla dönemsel satış noktalarında sunulan mahsullerin yanında, bu mahsullerle hazırlanabilecek tarifler de ziyaretçilerle paylaşıldı. Bu sayede depremin ardından üretime devam eden üreticilerin mahsulleri daha çok kişiye ulaştırıldı. Bu mağazalardan kazanılan tüm gelir, Knorr’un deprem bölgesindeki çiftçileri
desteklemek üzere yürüttüğü çalışmalara aktarıldı.
Knorr, 1978 yılından beri Türkiye’de Türk mutfağının kendine özgü lezzetlerini korumak ve zenginleştirmek için çalışmaya devam ediyor.
Anadolu toprağının sürdürülebilirliği için de çalışan Knorr, Türk mutfağının tatlarının gelecek nesillere ulaşmasını önemseyerek sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsiyor; bu amaçla, 2015 yılından beri ürünlerinde kullandığı sebze ve baharatların yüzde 100’ünü sürdürülebilir yöntemlerle temin etmek amacıyla Türkiye’de 25 tedarikçi ve 4000 çiftçi ile el ele çalışıyor. Türk üreticilere sürdürülebilir tarım konusunda rol model olmak için onlara eğitimler veriyor, tedarikçilerine rehberlik ediyor. Knorr, Türkiye’deki tüm paydaşları ile Türkiye’nin lezzet mirasını geleceğe taşıyor.
Unilever Türkiye Hakkında
İsmindeki “Türk” ifadesini Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararıyla almış olan Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. tamamına yakını Türk çalışanlarıyla Çorlu ve Konya’da bulunan 4 fabrikasında ürettiği ve ihraç ettiği ürünler aracılığıyla Türkiye’nin gıda, dondurma, güzellik/sağlık, kişisel bakım ve ev bakım alanındaki ihtiyaçlarına dünya kalite standartlarındaki ürünleri ile yanıt veriyor. Aynı zamanda ülke sanayisine ve istihdamına önemli katkılar sağlıyor. Unilever küresel ölçekte ise; 200’e yakın ülkede, 400’den fazla markayla her gün 3,4 milyar insana hizmet veren, Londra borsasına kayıtlı, Hollanda-İngiltere menşeli, yüzde 100 halka açık, yüzbinlerce insanın hisselerine sahip olduğu şeffaf bir şirkettir.